3-2-1 Yedekleme Kuralı Nedir?

Dijital çağda veriler, hem bireyler hem de kurumlar için en değerli varlıkların başında gelir. Fotoğraflarımızdan iş belgelerimize, müşteri veritabanlarından finansal kayıtlara kadar her şey dijital ortamda saklanır. Ancak bu veriler; donanım arızaları, siber saldırılar, kullanıcı hataları veya doğal afetler gibi sayısız tehdit altındadır. Bu noktada, güvenilir bir yedekleme stratejisi oluşturmak bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Veri koruma dünyasında yıllardır altın standart olarak kabul edilen ve basitliğiyle öne çıkan 3-2-1 yedekleme kuralı, verilerinizi güvende tutmak için kanıtlanmış bir yol haritası sunar.

3-2-1 Yedekleme Kuralının Temel Prensipleri

Veri yedekleme stratejileri arasında en bilinen ve en çok tavsiye edilen yöntem olan 3-2-1 kuralı, verilerinizi birden fazla senaryoya karşı korumak için tasarlanmış basit ama son derece etkili bir çerçevedir. Bu kural, tek bir başarısızlık noktasının (single point of failure) tüm verilerinizin kaybına yol açmasını engellemeyi hedefler. Temel prensipleri anlayarak, veri güvenliğinizi önemli ölçüde artırabilirsiniz.

3-2-1 Kuralı Nedir ve Neden Önemlidir?

3-2-1 kuralı, en temel haliyle şu anlama gelir: Verilerinizin en az üç kopyasını tutun. Bu kopyaları iki farklı medya türünde saklayın. Bu kopyalardan bir tanesini tesis dışında (off-site) barındırın. Bu basit yapı, verilerinizi neredeyse tüm olası felaket senaryolarına karşı korur. Donanım arızasından fidye yazılımı saldırısına, hırsızlıktan yangına kadar geniş bir tehdit yelpazesine karşı dayanıklılık sağlar. Önemlidir çünkü tek bir yedekleme yöntemine güvenmek, tüm yumurtaları aynı sepete koymaya benzer; sepet düştüğünde her şey kaybedilir.

Kuralın Tarihçesi ve Gelişimi

3-2-1 kuralının popülerleşmesi, genellikle profesyonel fotoğrafçı ve dijital varlık yönetimi uzmanı Peter Krogh’a atfedilir. Krogh, 2000’li yılların başında yazdığı “The DAM Book: Digital Asset Management for Photographers” adlı kitabında, dijital fotoğrafların güvenli bir şekilde saklanması için bu basit ve akılda kalıcı formülü önermiştir. Başlangıçta fotoğrafçılık dünyasına yönelik olan bu strateji, zamanla BT uzmanları ve veri koruma profesyonelleri tarafından benimsenerek tüm dijital veriler için evrensel bir en iyi uygulama haline gelmiştir.

Veri Güvenliğinde Altın Standart Olarak Kabul Edilmesi

3-2-1 kuralının veri güvenliğinde altın standart olarak kabul edilmesinin birkaç temel nedeni vardır. İlk olarak, son derece basit ve anlaşılırdır; karmaşık teknik bilgi gerektirmeden herkes tarafından uygulanabilir. İkinci olarak, esnektir; bireysel kullanıcılardan dev kurumsal yapılara kadar her ölçekte uyarlanabilir. Son olarak, kapsamlıdır; tek bir tehdide odaklanmak yerine, olası veri kaybı senaryolarının büyük çoğunluğunu kapsayan katmanlı bir koruma sağlar. Bu özellikleriyle, güvenilir bir bilgi güvenliği stratejisinin temel taşı olarak görülür.

Kuralın Bileşenlerinin Ayrıntılı Analizi

3-2-1 kuralının etkinliği, her bir bileşeninin stratejik olarak belirli bir amaca hizmet etmesinden gelir. “3 kopya”, “2 farklı medya” ve “1 farklı lokasyon” adımlarının her biri, veri koruma yapbozunun kritik bir parçasını oluşturur ve birlikte, verileriniz için çok katmanlı bir savunma mekanizması kurarlar. Şimdi bu bileşenleri daha yakından inceleyelim.

“3” KOPYA: Veri Redundansının Sağlanması

Kuralın ilk adımı, veri yedekliliğini, yani redundansı sağlamaktır. Verilerinizin tek bir kopyasının olması, o kopyanın bozulması veya kaybolması durumunda tam bir kayıp anlamına gelir. Bu nedenle en az üç kopya hedeflenir.

Birincil (Ana) Veri Seti

Bu, üzerinde aktif olarak çalıştığınız, günlük olarak kullandığınız orijinal veridir. Genellikle bilgisayarınızın dahili diskinde, bir sunucuda veya birincil depolama ünitesinde bulunur. Bu, “üç” kopyadan ilkidir.

İki Adet Bağımsız Yedek Kopya

Birincil veriye ek olarak, birbirinden bağımsız iki adet yedek kopyanızın olması gerekir. Neden bir değil de iki? Çünkü yedekleme işlemleri de başarısız olabilir veya yedeklemenin yapıldığı medya bozulabilir. Bir yedek kopyanızın sorunlu olduğunu fark ettiğinizde, elinizde hala güvenebileceğiniz ikinci bir yedek olur. Bu, riski en aza indirir.

“2” FARKLI MEDYA TÜRÜ: Depolama Çeşitliliğinin Stratejik Rolü

Tüm kopyaları aynı türde bir depolama biriminde tutmak, o teknolojinin doğasında var olan bir soruna veya arızaya karşı sizi savunmasız bırakır. Depolama medyasını çeşitlendirmek, bu riski ortadan kaldırır.

Farklı Medya Kullanımının Gerekçeleri

Farklı medya türleri kullanmanın temel amacı, tek bir hata türüne karşı koruma sağlamaktır. Örneğin, tüm yedeklerinizi aynı marka ve model harici disklerde tutarsanız, o serideki bir üretim hatası tüm yedeklerinizi aynı anda riske atabilir. Veya bir voltaj dalgalanması, sisteme bağlı tüm disk sürücülerine zarar verebilir. Medya çeşitliliği bu tür riskleri dağıtır.

Yaygın Medya Türleri: Dahili Diskler, Harici Diskler, NAS Cihazları, Teyp Üniteleri

Pratikte medya çeşitliliği birçok şekilde sağlanabilir. Örneğin, birincil veriniz bilgisayarınızın dahili SSD’sinde (medya 1) dururken, ilk yedeğinizi harici bir HDD’ye (medya 2) alabilirsiniz. Kurumsal ortamlarda ise veriler genellikle bir sunucu disk dizisinde (medya 1) tutulurken, yedekler bir NAS (Network Attached Storage) cihazına veya uzun süreli arşivleme için teyp ünitelerine (medya 2) alınabilir. Bu gibi kurumsal BT hizmetleri, veri depolama stratejilerini çeşitlendirir.

“1” FARKLI LOKASYON: Coğrafi Yedekliliğin Önemi

Kuralın son ve en kritik adımı, verilerinizi coğrafi olarak ayırmaktır. Birincil verileriniz ve yerel yedekleriniz aynı fiziksel mekanda bulunuyorsa, o mekanı etkileyen bir felaket tüm veri varlığınızı yok edebilir.

Tesis Dışı (Off-site) Yedekleme Nedir?

Tesis dışı yedekleme, yedek kopyalarınızdan en az bir tanesini ana verilerinizin bulunduğu fiziksel konumdan (ofis, ev, veri merkezi vb.) farklı bir yerde saklama pratiğidir. Bu, ana konumda meydana gelebilecek fiziksel bir felakete karşı bir sigorta görevi görür.

Fiziksel Felaketlere (Yangın, Sel, Hırsızlık) Karşı Korunma

Ofisinizde veya evinizde çıkabilecek bir yangın, su baskını, deprem veya hırsızlık gibi olaylar, hem orijinal verilerinizi hem de aynı binada bulunan yedeklerinizi aynı anda yok edebilir. Tesis dışında, örneğin bir banka kasasında, başka bir ofiste veya bir bulut depolama hizmetinde tutulan bir kopya, bu tür felaketlerden sonra verilerinizi kurtarabilmenizi sağlar.

Bulut (Cloud) Depolamanın Tesis Dışı Yedekleme Stratejisindeki Yeri

Günümüzde tesis dışı yedekleme gereksinimini karşılamanın en kolay ve en popüler yolu bulut depolama hizmetleridir. Bulut yedekleme, verilerinizi coğrafi olarak dağıtılmış, yüksek güvenlikli veri merkezlerinde saklamanıza olanak tanır. Bu, hem fiziksel güvenlik sağlar hem de verilere her yerden erişim kolaylığı sunarak 3-2-1 kuralının “1” adımını modern ve verimli bir şekilde çözer.

3-2-1 Kuralının Pratik Uygulamaları

3-2-1 kuralının güzelliği, teoride basit olmasının yanı sıra pratikte de her ölçekteki ihtiyaca uyarlanabilmesidir. Bireysel bir kullanıcıdan küçük bir işletmeye ve devasa bir kuruma kadar herkes, bu temel prensipleri kendi kaynakları ve gereksinimleri doğrultusunda uygulayabilir. Kuralın farklı senaryolarda nasıl hayata geçirilebileceğini inceleyelim.

Bireysel Kullanıcılar için 3-2-1 Stratejisi

Bireysel kullanıcılar için 3-2-1 kuralı, genellikle kişisel anıları (fotoğraflar, videolar) ve önemli belgeleri korumak için hayati önem taşır. Uygulaması oldukça basittir.

Kişisel Bilgisayar ve Mobil Cihaz Verilerini Koruma

Tipik bir bireysel senaryo şu şekilde olabilir:

  • Kopya 1 (Ana Veri): Dizüstü veya masaüstü bilgisayarınızdaki veriler.
  • Kopya 2 (Farklı Medya): Harici bir USB diskine düzenli olarak alınan yedekler.
  • Kopya 3 (Farklı Lokasyon): Bir bulut yedekleme servisine (Google Drive, Dropbox, Backblaze vb.) otomatik olarak gönderilen yedekler.

Bu yapı, hem cihaz arızasına hem de evde yaşanabilecek bir felakete karşı koruma sağlar. Benzer bir mantık, mobil cihaz verileri için de uygulanmalıdır; zira modern mobil cihaz yönetimi (MDM) yaklaşımları da yedeklemeyi içerir.

Uygulanabilir Donanım ve Yazılım Çözümleri

Bireyler için piyasada çok sayıda kullanıcı dostu çözüm bulunmaktadır. Donanım olarak harici diskler (HDD/SSD) en yaygın seçenektir. Yazılım olarak ise işletim sistemlerinin kendi araçları (Windows’ta Dosya Geçmişi, macOS’ta Time Machine) veya Acronis, Veeam gibi üçüncü parti yedekleme yazılımları kullanılabilir. Tesis dışı kopya için ise Backblaze, iDrive gibi özel yedekleme servisleri veya genel bulut depolama platformları tercih edilebilir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) için 3-2-1 Yapılandırması

KOBİ’ler için veri kaybı, işin durması, müşteri kaybı ve itibar zedelenmesi gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle 3-2-1 kuralı daha yapılandırılmış bir şekilde ele alınmalıdır.

Sunucu ve Kritik İş Verilerinin Yedeklenmesi

KOBİ’ler genellikle muhasebe yazılımları, müşteri veritabanları ve proje dosyaları gibi kritik verileri barındıran sunuculara sahiptir.

  • Kopya 1 (Ana Veri): Şirket sunucusu veya ana bulut sunucu üzerindeki veriler.
  • Kopya 2 (Farklı Medya): Ofis içindeki bir NAS (Ağa Bağlı Depolama) cihazına gecelik olarak alınan otomatik yedekler.
  • Kopya 3 (Farklı Lokasyon): Yönetilen bir yedekleme hizmeti sağlayıcısı aracılığıyla buluta veya başka bir coğrafi konumdaki bir veri merkezine gönderilen şifreli yedekler.

Bu yapı, sunucu donanım arızalarına, yerel felaketlere ve siber saldırılara karşı güçlü bir koruma sunar. Günümüzdeki sanallaştırma çözümleri de yedekleme ve kurtarma süreçlerini büyük ölçüde kolaylaştırır.

Maliyet-Etkin Çözümler ve Otomasyon

KOBİ’ler için bütçe önemli bir faktördür. NAS cihazları, tek seferlik bir donanım yatırımıyla etkili bir yerel yedekleme çözümü sunar. Veeam, Nakivo gibi yazılımların KOBİ’lere yönelik sürümleri, yedekleme süreçlerini otomatikleştirmeyi ve merkezi olarak yönetmeyi kolaylaştırır. Otomasyon, insan hatasını ortadan kaldırdığı ve tutarlılık sağladığı için kritik öneme sahiptir.

Büyük Kurumsal Ortamlarda 3-2-1 Kuralı

Büyük kurumsal yapılar ve veri merkezleri için 3-2-1 kuralı, daha karmaşık ve ölçeklenebilir teknolojilerle uygulanır. Burada amaç, sadece veri kaybını önlemek değil, aynı zamanda kesinti süresini en aza indirmektir.

Veri Merkezleri ve Karmaşık BT Altyapıları için Gelişmiş Stratejiler

Kurumsal düzeyde 3-2-1 şu şekilde görünebilir:

  • Kopya 1 (Ana Veri): Yüksek performanslı SAN (Storage Area Network) depolama ünitelerindeki birincil veriler.
  • Kopya 2 (Farklı Medya): Verilerin anlık görüntülerinin (snapshot) alınarak farklı bir disk tabanlı yedekleme cihazına (backup appliance) kopyalanması. Uzun süreli saklama için bu veriler periyodik olarak teyp kütüphanelerine de yazılabilir.
  • Kopya 3 (Farklı Lokasyon): Verilerin, şirketin başka bir şehirdeki veya ülkedeki ikincil veri merkezine çoğaltılması (replication) veya güvenli bir bağlantı üzerinden bulut depolama hizmetine gönderilmesi.

Felaket Kurtarma (Disaster Recovery) Planları ile Entegrasyon

Büyük kurumlarda 3-2-1 kuralı, genellikle daha geniş kapsamlı bir Felaket Kurtarma (Disaster Recovery – DR) planının temelini oluşturur. Bu planlar, sadece verilerin nasıl kurtarılacağını değil, aynı zamanda bir felaket anında iş operasyonlarının ne kadar sürede tekrar başlatılacağını da tanımlar. Bu bağlamda, RPO (Recovery Point Objective – Kurtarma Noktası Hedefi) gibi metrikler, yedekleme sıklığını belirlerken kritik rol oynar. Güçlü bir 3-2-1 stratejisi, düşük bir RPO değeri elde etmeye yardımcı olur.

3-2-1 Kuralının Sağladığı Temel Faydalar

3-2-1 kuralını benimsemek, sadece bir teknik gerekliliği yerine getirmekten çok daha fazlasını ifade eder. Bu strateji, dijital varlıklarınızı koruma altına alarak hem bireyler hem de kurumlar için somut ve çok yönlü faydalar sağlar. Veri güvenliğinden iş sürekliliğine kadar geniş bir yelpazede kritik avantajlar sunar.

Kapsamlı Veri Koruma ve Güvenlik

3-2-1 kuralının en temel faydası, çok katmanlı bir koruma sağlamasıdır. Tek bir yedekleme yöntemine bel bağlamak yerine, verilerinizi üç farklı kopya, iki farklı medya ve bir dış lokasyonla güvence altına alarak, olası hata noktalarını en aza indirir. Bu sayede donanım arızası, yazılım hatası, kullanıcı kaynaklı silinme ve fiziksel hasar gibi çok çeşitli risklere karşı aynı anda önlem alınmış olur. Bu yaklaşım, genel siber güvenlik duruşunuzu güçlendirir.

Fidye Yazılımları (Ransomware) Gibi Siber Saldırılara Karşı Dayanıklılık

Günümüzün en büyük siber tehditlerinden biri olan fidye yazılımları, bulaştığı sistemlerdeki verileri şifreleyerek erişilemez hale getirir. Bu tür saldırılar genellikle ağa bağlı tüm cihazlara ve depolama birimlerine yayılabilir. İşte bu noktada 3-2-1 kuralının “1” adımı, yani tesis dışı (ve ideal olarak çevrimdışı) kopya hayat kurtarır. Saldırganlar ana sisteminizi ve yerel yedeklerinizi şifrelese bile, coğrafi olarak izole edilmiş bu son kaleniz sayesinde verilerinizi fidye ödemeden geri yükleyebilirsiniz. Bu, fidye yazılımı saldırılarına karşı en etkili savunma mekanizmalarından biridir.

İş Sürekliliği ve Kesintisiz Operasyon

Kurumlar için veri kaybı, doğrudan operasyonların durması anlamına gelir. Müşteri verilerinin, finansal kayıtların veya üretim verilerinin kaybolması, bir şirketi haftalarca, hatta aylarca felç edebilir. 3-2-1 kuralı, herhangi bir felaket senaryosunda verilerin hızlı bir şekilde geri yüklenebilmesini garanti altına alarak iş sürekliliğini destekler. Bu sayede, olası bir kriz anında minimum kesinti ile normal operasyonlara dönmek mümkün hale gelir.

Hızlı ve Güvenilir Veri Geri Yükleme Kabiliyeti

Yedeklemenin asıl amacı, ihtiyaç anında verileri sorunsuz bir şekilde geri yükleyebilmektir. 3-2-1 stratejisi, size birden fazla geri yükleme seçeneği sunar. Küçük bir dosya kaybı için hızlıca yerel yedekten (örneğin NAS cihazından) geri yükleme yapabilirken, büyük bir felaket durumunda tesis dışı kopyayı devreye alabilirsiniz. Farklı medya türlerinin kullanılması, bir yedekleme setinin bozuk veya okunamaz olması durumunda bile alternatif bir kaynağınızın olmasını sağlar, bu da geri yükleme işleminin başarısını önemli ölçüde artırır.

Sıkça Yapılan Hatalar ve Kaçınılması Gerekenler

3-2-1 kuralı basit ve etkili olmasına rağmen, yanlış anlaşıldığında veya eksik uygulandığında etkinliğini yitirebilir. Veri koruma çabalarınızın boşa gitmemesi için sıkça yapılan bazı hatalardan kaçınmak kritik öneme sahiptir. Bu hataları bilmek, stratejinizi daha sağlam temeller üzerine oturtmanıza yardımcı olacaktır.

Yedeklemeyi Senkronizasyon ile Karıştırmak

Bu, en yaygın ve en tehlikeli hatalardan biridir. Dropbox, Google Drive veya OneDrive gibi bulut senkronizasyon hizmetleri, dosyalarınızı birden fazla cihazda güncel tutmak için harikadır, ancak bunlar gerçek bir yedekleme çözümü değildir. Senkronizasyon, yapılan değişiklikleri anında yansıtır. Eğer bir dosyayı yanlışlıkla silerseniz veya bir zararlı yazılım dosyanızı bozarsa, bu istenmeyen değişiklik anında senkronize edilen tüm kopyalara da yansıtılır. Gerçek yedekleme ise verinin belirli bir “anlık görüntüsünü” (point-in-time) alır ve bu kopyayı değişikliklerden korur, böylece istediğiniz bir zamana geri dönebilirsiniz.

Yedeklerin Periyodik Olarak Test Edilmemesi

Alınmış ancak hiç test edilmemiş bir yedek, sadece bir umuttur; bir garanti değildir. Yedekleme işlemleri çeşitli nedenlerle (yazılım hataları, ağ sorunları, disk bozulmaları) sessizce başarısız olabilir. İhtiyaç anında yedeğinizin çalışmadığını fark etmek tam bir felakettir. Bu nedenle, düzenli aralıklarla rastgele seçilen dosyaları veya gerekirse tüm bir sistemi test ortamında geri yüklemeyi denemek hayati önem taşır. Bu, hem yedekleme sürecinin doğru çalıştığını doğrular hem de gerçek bir kriz anında ne yapacağınızı bilmenizi sağlar.

Tüm Kopyaları Aynı Yerde Saklamak

Bu hata, 3-2-1 kuralının “1” adımını, yani tesis dışı kopya gerekliliğini doğrudan ihlal eder. Bilgisayarınızın yedeğini hemen yanındaki harici bir diske ve aynı odadaki başka bir diske almak, sizi donanım arızasına karşı koruyabilir, ancak yangın, hırsızlık veya su baskını gibi fiziksel bir felakete karşı tamamen savunmasız bırakır. Yedek kopyalarınızdan en az bir tanesi, ana verilerinizin bulunduğu binanın dışında bir yerde olmalıdır.

Yedekleme Süreçlerinin Manuel Olarak Yürütülmesi

Yedekleme gibi kritik bir görevi insan hafızasına ve disiplinine bırakmak risklidir. “Bu hafta yedek almayı unuttum” veya “Sonra yaparım” gibi ertelemeler, veri koruma stratejinizde büyük boşluklar yaratır. Modern yedekleme yazılımları, süreçleri tamamen otomatikleştirme imkanı sunar. Yedeklemeleri belirli bir takvime göre (örneğin, her gece saat 02:00’de) otomatik olarak çalışacak şekilde ayarlamak, sürecin tutarlı ve güvenilir bir şekilde işlemesini sağlar ve insan hatası faktörünü ortadan kaldırır.

3-2-1 Kuralının Modern Varyasyonları ve Geleceği

Temelleri yıllar önce atılmış olsa da 3-2-1 kuralı, statik bir dogma değildir. Aksine, teknolojinin ve tehdit ortamının evrimine paralel olarak sürekli gelişen ve yeni yorumlar kazanan canlı bir konsepttir. Modern siber tehditler ve bulut teknolojilerinin yükselişi, kuralın daha da güçlendirilmiş varyasyonlarının ortaya çıkmasına ve gelecekteki veri koruma stratejilerinin şekillenmesine öncülük etmektedir.

3-2-1-1-0 Kuralı: Çevrimdışı (Offline/Air-Gapped) ve Hata Kontrollü Kopyalar

Modern fidye yazılımı saldırılarının ağ üzerinden yayılarak bağlı tüm yedekleri de şifreleyebilmesi, 3-2-1 kuralına yeni katmanlar eklenmesini zorunlu kılmıştır. 3-2-1-1-0 kuralı bu ihtiyaca cevap verir:

  • Ekstra “1”: Bu, yedek kopyalardan en az birinin çevrimdışı (offline) veya “air-gapped” (fiziksel olarak ağa bağlı olmayan) olması gerektiği anlamına gelir. Harici bir diske yedek alıp diski bilgisayardan çıkarmak veya teyp kasetleri kullanmak bu prensibe örnektir. Bu kopya, ağ üzerinden gelebilecek hiçbir saldırıdan etkilenmez.
  • “0”: Bu ise yedeklerin düzenli olarak doğrulanarak sıfır hata (zero errors) ile kurtarılabilir olduğundan emin olunması gerektiğini vurgular. Bu, periyodik test ve doğrulama süreçlerinin önemini pekiştirir.

Değişmez (Immutable) Yedekleme Kavramının Yükselişi

Değişmezlik (immutability), modern veri korumanın en önemli trendlerinden biridir. Değişmez yedekleme, bir yedek kopyası oluşturulduktan sonra, belirlenen bir süre boyunca bu kopyanın silinmesini veya değiştirilmesini teknolojik olarak imkansız hale getirir. Bu, “Write-Once-Read-Many” (WORM) prensibine dayanır. Fidye yazılımı veya kötü niyetli bir iç tehdit yedek sunucusuna erişse bile, değişmez kopyaları şifreleyemez veya silemez. Bu özellik, özellikle bulut tabanlı yedekleme çözümlerinde giderek daha yaygın hale gelmektedir.

Bulut Teknolojilerinin 3-2-1 Kuralını Dönüştürmesi

Bulut teknolojileri, 3-2-1 kuralının uygulanmasını kökten değiştirmiş ve kolaylaştırmıştır. Artık tesis dışı kopya için fiziksel olarak bir diski başka bir yere taşımak yerine, veriler otomatik olarak coğrafi olarak yedekli bulut hizmetleri platformlarına gönderilebilir. Amazon S3, Azure Blob Storage gibi nesne depolama servisleri, değişmezlik ve sürüm kontrolü gibi özellikler sunarak kuralın modern gereksinimlerini karşılar. Ayrıca, “cloud-to-cloud” yedekleme çözümleri sayesinde, bir bulut hizmetindeki (örn. Microsoft 365) verileri başka bir bulut hizmetine yedeklemek de mümkün hale gelmiştir.

Gelecekteki Veri Koruma Stratejileri ve Kuralın Evrimi

Gelecekte 3-2-1 kuralının temel mantığı varlığını sürdürecek, ancak uygulama yöntemleri gelişmeye devam edecektir. Yapay zeka ve makine öğrenmesi, yedekleme süreçlerinin anomali tespiti (örneğin, bir fidye yazılımı saldırısını yedekleme davranışındaki değişiklikten anlama) ve geri yükleme testlerinin otomasyonu için daha fazla kullanılacaktır. Yedekleme sistemlerinin SIEM (Güvenlik Bilgileri ve Olay Yönetimi) gibi daha geniş güvenlik platformlarıyla entegrasyonu artacak, böylece veri koruma ve siber güvenlik daha bütünsel bir yaklaşımla ele alınacaktır. Kural, yeni teknolojilere adapte olarak veri güvenliğinin temel direği olmaya devam edecektir.

Related articles